Doğanın
insanoğluna armağan ettiği en değerli besinlerden biridir zeytinyağı.
Bu mucizevi yağın, sağlık açısından sunduğu nimetler saymakla bitmez. Çocukluktan yaşlılığa yaşamımızın her döneminde zeytinyağı, sağlığımızı birçok açıdan olumlu yönde etkiler. Gelin, zeytinyağının vücudumuz üstündeki etkisine birlikte bir göz atalım.
Zeytinyağı ve kalp sağlığı
Bu mucizevi yağın, sağlık açısından sunduğu nimetler saymakla bitmez. Çocukluktan yaşlılığa yaşamımızın her döneminde zeytinyağı, sağlığımızı birçok açıdan olumlu yönde etkiler. Gelin, zeytinyağının vücudumuz üstündeki etkisine birlikte bir göz atalım.
Zeytinyağı ve kalp sağlığı
Birçok araştırma, kalp sağlığı açısından yararlı besinlerin başında zeytinyağının geldiğini gösteriyor. Dünyada kalp hastalıklarının en az görüldüğü ülkeler, zeytinyağının yoğun olarak tüketildiği Akdeniz ülkeleri. Zeytinyağının kalp sağlığı üstündeki en önemli etkisi, kandaki “kötü kolesterol” miktarını düşürmesi. Kalbimizin en büyük düşmanlarından biri olan kolesterol, damarlarda birikerek kalp ve damar hastalıklarına yol açar. Zeytinyağı, kandaki kolesterol miktarını kontrol ederek damar tıkanıklığını önlemede yardımcı olur. Ancak zeytinyağının kalp ve damar sağlığımıza olumlu etkisi bununla sınırlı değil. Zeytinyağı, tansiyonun kontrol altında tutulmasında da önemli bir rol üstlenir. Özellikle kalp ve damar sağlığı için önerilen zeytinyağının, sindirim sisteminin düzenlenmesini sağlarken, tansiyon, gastrit ve ülsere karşı da koruyucu etki yaptığı kaydediliyor.
Ayrıca
kolesterolden diş çürüğüne, cilt bakımına kadar birçok rahatsızlığın doğal
çözümü olarak nitelendiriliyor
Vitamin deposu
Zeytinyağının içeriğinde bulunan E vitamini kansere karşı koruyucu etki yapıyor ve saç dökülmelerine karşı da iyi geliyor. A, D, E ve K vitaminleri ile kalsiyum, fosfor, potasyum, kükürt, magnezyum, az miktarda demir, bakır, manganez gibi mineraller, kemik gelişimini sağlıyor.
Kandaki kötü huylu kolesterol denilen ‘‘LDL''yi temizleyen zeytinyağı, iyi huylu kolesterol denilen ‘‘HDL''yi de yükseltiyor. Diyabet hastaları için ise kan şekerinde düşme sağlıyor.
Son yıllarda diyabet hastalarının sayısının arttığını belirten Beslenme Uzmanı Lale Özbek, ‘‘Özellikle bu hastalıkta diyete çok dikkat etmek gerekiyor. Zeytinyağı kullanımı diyete yardım ettiği gibi birçok fayda sağlıyor'' diye konuşuyor. Toplum olarak oldukça yağlı ve tuzlu yemek yediğimizi belirten Özbek, ‘‘Kızartmaya, tatlıya, çay ve kahveye çok yer veriyoruz. Tahıl grubu ve sıvı yağ nispeten daha az tüketiliyor. Bir an önce beslenme şeklimizi değiştirmemiz ve bir dengeye oturtmamız gerekiyor'' diyor.
Bir
insanın alması gereken günlük kalorinin yüzde 30'unun yağlardan gelmesi
gerektiğini kaydeden Özbek, ‘‘Bunun yüzde 10'u doymuş, yüzde 10'u tekli
doymamış (Zeytinyağı), yüzde 10'u ise çoklu doymamış (Ay çiçek yağı, soya yağı)
yağ asitlerinden oluşmalı. Daha fazlası gereksiz'' diye konuşuyor. Günlük yemek
sırasında et, süt ve tavuk gibi yiyeceklerden doğal yollarla yağ alındığını
belirten Özbek, ekstra yağ alınmasını önermiyor. Sakatat, krema, mayonez,
kaymak, gibi yiyeceklerde çok fazla yağ bulunduğunu hatırlatıyor.
Zeytinyağı
ve sindirim
Yağlar, midede değil bağırsaklarda sindirilirler.
Zeytinyağı, yağların içinde en kolay hazmedilenidir. Çünkü zeytinyağı, diğer
yağlardan farklı olarak, midede bulunduğu sürede sindirim için gereken mide
asitlerini azaltmaz. Midede kısa bir süre kaldıktan sonra bağırsaklarda
sindirilir. Buna ek olarak zeytinyağı, sindirim için vazgeçilmez olan salgıları
da olumlu yönde etkiler. Safra kesesinin kolesterolden temizlenmesine yardımcı
olur. Ayrıca kabızlığı önleyerek bağırsakların daha iyi çalışmasını sağlar.
Zeytinyağı
ve çocuk sağlığı
Çocuklar
için beslenme, yetişkinler için olduğundan çok daha önemlidir. Çünkü,
çocukluktaki beslenme, tüm yaşamı etkiler. Yaşamın ilk yıllarında beynin
sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi, beslenmeyle doğrudan bağlantılıdır. Çocuk
beslenmesinde yağlar, yaşamsal bir rol oynar. Zeytinyağı, bu açıdan da
vazgeçilmez bir besindir.
Yaşamın
temel koşulu, vücut hücrelerinin sürekli olarak kendilerini
yenileyebilmeleridir. Çocukluk ve gençlik dönemlerinde çok hızlı olan hücre
yenilenmesi, yaş ilerledikçe azalır ve yavaşlar.
Beslenme
ile yaşlanma arasında güçlü bir ilişki vardır. Besinler vücudumuzda enerjiye
çevrilirken oksidan denilen bazı maddeler açığa çıkar. Hücre gelişimini olumsuz
yönde etkileyen oksidanlar, yaşlanma sürecini de hızlandırır. Antioksidan adı
verilen bazı maddeler ise, oksidanların olumsuz etkisini ortadan kaldırır.
Başta E vitamini olmak üzere çok sayıda antioksidan madde içeren zeytinyağı,
hücreleri yeniler, doku ve organların yaşlanmasını geciktirir.
Yaşın
ilerlemesiyle birlikte ortaya çıkan bir başka sorun da, kireçlenmedir.
Aralarında kalsiyumun da bulunduğu bazı mineraller, kireçlenmeyi önler.
Zeytinyağı, bu minerallerin vücuttaki etkisini artırarak kireçlenmeye karşı
önemli bir rol oynar
Zeytinyağı ve şeker hastalığı
Şeker hastalığı, vücudumuzda insülin hormonunun eksikliğine bağlı olarak kan şekeri dengesinin bozulmasına ve kandaki şeker düzeyinin ani olarak yükselip düşmesine yol açan bir hastalıktır. Son yıllarda yürütülen bazı araştırmalar, zeytinyağının, şeker hastalığının vücutta neden olduğu bazı rahatsızlıkları önlemede yardımcı olduğunu ortaya koymuştur. Bunlardan en önemlileri, kalp ve damar hastalıklarıdır. Şeker hastalığına bağlı olarak, kandaki kolesterol miktarı yükselir. Zeytinyağı ise, kolesterolü kontrol altında tutarak, kalp ve damar sağlığını korumaya yardımcı olur.
Şeker
hastalığının bir başka yan etkisi ise, sindirim sırasında daha fazla oksidan
maddenin açığa çıkmasına yol açmasıdır. Daha önce de dediğimiz gibi,
zeytinyağı, içerdiği antioksidanlar sayesinde oksidanların olumsuz etkilerini
büyük ölçüde azaltır. Zeytinyağı ayrıca, kan şekerinin kontrol edilmesine de
katkıda bulunur. Sonuç olarak, zeytinyağı, şeker hastaları için son derece
uygun bir yağdır.
Üç tip zeytinyağı var
Asit derecelerine göre 3 tip zeytinyağı bulunduğunu belirten Özbek, bunları şöyle açıklıyor: ‘‘Natürel zeytinyağı tipi, süper kalite için gerekli tüm koşulları içermesinden dolayı en yüksek biyolojik değere sahip. Tadı hafiften, keskin aromaya kadar değişir ve asit derecesi yüzde 3.3'ten az olduğunda tüketim için uygun kabul edilir. Rafine zeytinyağı asitliği yüzde 0 ile 0.3 dereceye kadar değişen ve aroması olmayan bir zeytinyağıdır. Tüketime uygun olmamakla beraber, rafine zeytinyağı ülkemizde tek başına kullanılmamaktadır. Riviera tipi zeytinyağı ise rafine ve natürel zeytinyağlarının belli oranlarda karışımından elde ediliyor.''