3 Mayıs 2013 Cuma

Uyku Apnesi Nedir Nasıl Tedavi Edilir


Uyku apne sendromu millet arasında uyku apnesi olarak da bilinmektedir. Bayağı ciddi ve sık görülen bir durumdur. İlk defa 1965 yılında tanımlanmıştır. Bu uyku bozukluğu, uykuda kısa devreli nefes durmaları ile seyreder. Uyku apnesi olan kişi, nefes alıp vermek için çaba harcamasına rağmen uyku esnasında zaman zaman üst solunum yolları tamamen veya kısmen tıkanır. Üst solunum yollarının tıkanarak nefesin en az 10 saniye süreyle tam olarak durmasına apne, nefesin azalmasına ise hipopne denir.
Apne süresi bazen 1-2 dakikayı bulabilir. Soluk alma durması sırasında boğulma hissi de olabilir. Apne ve hipopbe sonrasında hasta, hemen her zaman horlayarak soluk almaya başlar. Bir gecede hastanın isteği dışında oluşan bu nefes durmaları bazen saatte 100, 200, 300, hatta 400 ‘den fazla kere olabilir. Uyku apnesi hastalarında çoğu kez bir akciğer hastalığı olmamasına rağmen apneler sırasında akciğerlere hava girmediği için kandaki oksijen değerinde azalma olur. Derin uykunun nefes durmaları sebebiyle sık sık bölünmesi sonucunda kişi, gündüz aşırı uyku halinden ve sabah baş ağrılarından yakınabilir. Uyku apneli kişilerde, kalpte ritim bozuklukları, yüksek tansiyon, kalp krizi ve inme gibi ciddi hastalıklar ile ilişkili olabileceğinden erken teşhiş ve tedavisi çok önemlidir. Halbuki hem halk arasında, hem de doktorlar tarafından çok iyi tanınmayan bir uyku bozukluğu olduğundan hastalığın teşhişinde gecikmelere de sık rastlanır.
Uyku Apne Sendromu Kimlerde Görülür?
Obstrüktif uyku apne sendromu, tüm yaş gruplarında görülebilir. Fakat en sık 40 ile 65 yaşları arasında ortaya çıkar. Hem kadın hem erkekte görülür. Lakin yapılan çalışmalarda erkeklerin %94’ünde, kadınların %2’sinde uyku apne sendromu bulunduğu saptanmıştır. Gürültülü horlaması olan, kilolu, yüksek tansiyonlu ve üst solunum yollarında yapısal bozukluğu olan orta yaşlı erkeklerde uyku apne sendromu daha sık gelişir. Kimi ailelerde daha sık gözlenmesi ise genetik yönü olduğunu düşündürmektedir. Kişinin kilosunun boyunun karesine bölünmesi ile hesaplanan beden kitle indeksi değerinin 30 kg/m2 üzerinde olması obezite olarak isimlendirilir.
Çağımızın hastalığı olan obezite, pek çok hastalık gibi uyku apne sendromu için de en önemli risk faktörüdür. Nitekim uyku apne sendromu, obez bireylerde 10-12 kat fazla görülür. Kilo arttıkça görülme sıklığının ve ciddiyetinin arttığı ve kilo verilmesi ile azaldığı bilinmektedir, özellikle santral obezitesi olanlarda, aslında bel çevresi artmış, elma tipi şişmanlayan bireylerde daha sıktır. Yine de, uyku apne hastalarının yalnızca %40-60 kadarında obezite olduğu ve normal kilodaki bireylerde de gözlenebileceği unutulmamalıdır. Obez olmayan bireylerde, uyku apne sendromuna yüz ve çeneye ait yapısal bozukluklar ve üst solunum yollarındaki darlık sebep olabilir.

Uyku Apne Sendromu Nasıl Tedavi Edilir?
Uyku apne tedavisi, hastanın öyküsüne, muyenesine ve uyku testi sonucuna göre bireye özel düzenlenir. Uyku apne sendromunda asıl tedavisini cerrahi tedavi, ağız içi araç uygulaması ve CPAP (continuous positive airway pressure = sürekli pozitif hava yolu basıncı) tedavisi olarak üçe ayırabiliriz. Bunların içinde en tesirli olan, altın standart tedavi yöntemi CPAP kullanımıdır.
Cerrahi tedavi
Kulak burun boğaz uzmanların tarafından sadece horlaması olan bireylere ve bazı seçilmiş uyku apne hastalarına burun veya boğaza yönelik ameliyatlar yapılabilir. Bunun için hastada ameliyata düzeltilebilecek, üst solunum yollarında yapısal bir darlık bulunması gerekir. Cerrahi tedavi ile tamamen iyileşme ihtimal dahilinde olmadığı için ağır uyku apne sendromunda ilk tedavi seçeneği olarak kullanılmamalıdır. Uyku cerrahisi, tüm dünyada 30 yılı aşkın süredir yaygın olarak uygulanmasına rağmen sonuçları CPAP tedavisi kadar başarılı değildir.
Ağız içi araç tedavisi
Son senelerde uyku apne tedavisinde giderek artan sıklıkla kullanılmaya başlayan ağız içi araçlar, bu konuda uzmanlaşmış diş doktorların tarafından, ölçü alınarak ve hastaya özel yapılmaktadır. Sadece horlaması olan bireylere, yanı sıra hafif ve orta uyku apne hastalarına verilebilir. Ağır uyku apnesi’nde ise tüm çabalara karşın hastanın CPAP cihazını kullanamadığı durumlarda ağız içi araç tedavisi teklif edilebilir. En çok alt çeneyi öne ilerleten ağız içi araçlar kullanılır. Bunun için hastanın ağzında diş bulunması gereklidir. Dişsiz hastalar için ise dili önde tutan türleri vardır.
Ağız içi araçlar alt çenenin öne doğru gelmesine veya dilin geriye doğru kaçmasına engel olarak üst hava yollarının genişlemesine sebep olurlar. Böylelikle horlamayı ve apne oluşumunu engellerler. Küçük olması, kullanım açısından rahattır.

0 yorum:

Yorum Gönder